1. [20:85] | ḳâle feinnâ ḳad fetennâ ḳavmeke mim ba`dike veeḍallehümü-ssâmiriyy. | قال فإنا قد فتنا قومك من بعدك وأضلهم السامري قَالَ فَإِنَّا قَدْ فَتَنَّا قَوْمَكَ مِن بَعْدِكَ وَأَضَلَّهُمُ السَّامِرِيُّ |
---|
Elmalılı | Allah: "Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onları saptırdı" dedi. |
Y. Ali | (Allah) said: "We have tested thy people in thy absence: the Samiri has led them astray."
|
Words | | |
2. [20:87] | ḳâlû mâ aḫlefnâ mev`ideke bimelkinâ velâkinnâ ḥummilnâ evzâram min zîneti-lḳavmi feḳaẕefnâhâ fekeẕâlike elḳa-ssâmiriyy. | قالوا ما أخلفنا موعدك بملكنا ولكنا حملنا أوزارا من زينة القوم فقذفناها فكذلك ألقى السامري قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِّن زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ |
---|
Elmalılı | Onlar dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı." |
Y. Ali | They said: "We broke not the promise to thee, as far as lay in our power: but we were made to carry the weight of the ornaments of the (whole) people, and we threw them (into the fire), and that was what the Samiri suggested.
|
Words | | |
3. [20:95] | ḳâle femâ ḫaṭbüke yâ sâmiriyy. | قال فما خطبك يا سامري قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ |
---|
Elmalılı | (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptığın nedir?" dedi. |
Y. Ali | (Moses) said: "What then is thy case, O Samiri?"
|
Words | | |
4. [23:67] | müstekbirîne bih. sâmiran tehcürûn. | مستكبرين به سامرا تهجرون مُسْتَكْبِرِينَ بِهِ سَامِرًا تَهْجُرُونَ |
---|
Elmalılı | Kafa tutardınız ve geceleyin hezeyanlar savururdunuz. |
Y. Ali | "In arrogance: talking nonsense about the (Qur'an), like one telling fables by night."
|
Words | | |